SOFYA İLLÜZYON MÜZESİ

Sofya’ya 7 Mayıs 2024 tarihinde gitmiştim. Sofya merkezinde bulunan Kadı Seyfullah camiini ziyaretten sonra Knyagina Maria Luisa bulvarının üzerinde, Aslanlı köprüye giderken rastladım İllüzyon Müzesine. Modern bir binanın giriş ve bir üst katına yerleşmiş, İllüzyon müzesi. Sofya İllüzyon müzesi, merkezi Litvanya’da olan ve Avrupa’da müzeleri bulunan bir gruba ait müzeymiş.

Yetişkinler için, giriş ücreti 23 Leva. Ancak, 65 yaş üstü olanlar için 18 Leva. Giriş katından bilet alıp bir üstte bulunan müze katına çıktım. Müze’nin üç genç personeli ziyaretçilere bilgi vermede ve fotoğraf çekilmesinde yardımcı oluyorlar. Müze, gerçek dünyadan illüzyonların sihirli dünyasına geçmemizi sağlıyor. Merdivenlerin tam karşısındaki duvardan başlayıp saat yönünde her bir farklı illüzyonla karşılaşılıyor. Bunların bir kısmı tanıdık. Bilimsel dergilerde rastlanılan şeyler. Ancak, burada dokunulabiliyor, yönetilebiliyor ve oyunun içinde rol alınabiliyor. Aşağıda müzede gördüğüm illüzyonlardan örnekler var. Müze içindeki tüm illüzyonlara ait fotoğraflarım da yazımın sonundaki ”GÖRSELLER” bölümünde yer alıyor.

İlk bölüm ”Perspektif İllüzyon” la ilgili. İki düz düzey üzerine yapılmış resimlere, sağdan ve soldan bakıldığında bir derinlik hissi oluşuyor.

Bu bölümde optik illüzyonlar yer alıyor. Silindirik bir cam, üzerine konulan iki kelimelik ”GLASS DOBIX” yazısından birini tersine çeviriyormuş gibi gösteriyor. Buradaki hile, DOBIX kelimesinde. Aslında, mercek DOBIX’i de tersine çeviriyor, ancak bu kelime tersine döndüğünde de aynı kelime olarak görünüyor.

Tricky Lens, bir plastik panelin içine yerleştirilmiş. Gerek fotoğraf ve gerekse metin, kağıt üzerinde, garip şekiller olarak görünüyor. Lens; fotoğraf ve metin üzerine getirildiğinde, fotoğraf ve metin netlik kazanıyor.

Japon matematikçi Kokichi Sugihara tarafından geliştirilen bir illuzyon, Anlamsız Şekiller (Ambiguous Shapes). Sarı ve siyah renkte, (+) şeklinde, içi boş beş küpten oluşan şekiller dönebilen yatay bir platform üzerine konulmuş. Bunun karşısına, 90 derecelik dairesel bir ayna yerleştirilmiş. Platform çevrildiğinde, aynaya yaklaşan şekil kare görünümünden daireye doğru değişiyor.

Burada bir gözlük ve bir tangram takımı var. Gözlük göze takılıp baş eğmeden karşıya bakıldığında, yerde yatay duran tangram takımı karşıda görünüyor, gözlüğün içine yerleştirilmiş açılı iki ayna sayesinde.

Duvardaki Yüzler. Albert Einstein’ın yüzü, duvara konkav olarak yerleştirilmiş. Hangi tarafından bakarsanız bakın, Albert Einstein daima size bakıyor. Bu yüz şeklini ilk kez, Antoni Gaudi’nin mimarlığını yaptığı Barselona’daki La Sagrada Familia kilisesinin girişinde görmüştüm.

Ukraynalı sanatçı Oleg Shupliyak’ın kendi portresi, bir optik illüzyon. Ancak, tabloda dikkat edildiğinde, iki ağaç arasında resim yapan bir ressam görünüyor.

Dört Mevsim (Four Seasons) fotoğrafı, yılın tüm mevsimlerinde yaklaşık 2000 kesit alınarak oluşturulmuş. Fotoğrafın bir tarafından diğer tarafına gidildiğinde ağaçtaki mevsimsel değişim görülüyor.

Bir başka optik illüzyon olan, sinemanın atası olarak kabul edilen Praxinoscope sergileniyor. Praxinoscope, 1877 yılında, Charles-Emile Reynaud tarafında icat edilmiş. Dış silindirin iç yüzeyine yerleştirilmiş bir seri resmin görüntüsü, iç silindirin dış yüzeyine yerleştirilmiş aynanın üzerine düşüyor. Silindir çevrildiğinde resim hareketlilik kazanıyor. Sinemada da, bir saniyede 24 film karesi akıyor ve biz perdede hareketleri görüyoruz.

Plazma Topu veya Plazma Küresi. Bu küreyi Belgrad’daki Tesla müzesinde de görmüştüm. Zaten, bunu bulan da Nikola Tesla. Cam kürenin içi neon, argon, ksenon gibi asal gaz karışımı ile dolu. Merkezde bulunan yüksek voltajla, küre içindeki gazlardan oluşan plazma içinde, çepere doğru elektrik akımları oluşuyor. El küreye yaklaştırıldığında, elektrik akımları eli takip ediyor.

Rubin Vazosu (Rubin’s Vase), Danimarkalı Psikolog Edgar Rubin tarafından, 1915 yılında geliştirilmiş. Vazonun iki tarafında, arkasına konulan bir fon üzerinde iki insan yüzü şekilleniyor. Müzedeki vazo, Kraliçe II. Elizabet’in gümüş yılı olan 1977 de yapılmış. Vazonun sağında Kraliçe II. Elizabet’in, solunda da eşi Prens Filip’in siluetleri görülüyor.

Bir diğer optikal obje, büyük bir Kaleydoskop (kaleidoscope). Çocukluğumuzun oyuncağı. Üç adet birbirine eşit ayna veya cam parçasını birbirine 60 derecelik açılarla birleştirip bağlar, bir tarafını da kapatırdık. Camdan oluşturduğumuz üçgen kesitli tünelin içine, renkli çikolata kâğıtlarından parçacıklar koyardık. Açık ucundan içeri baktığımızda, renkli kâğıtların camda yansımalarını görürdük. Tüneli çevirdiğimizde, kâğıt parçacıklar hareket eder ve her defasında yansıyan farklı şekiller görür, eğlenirdik. Müzedeki kaleydoskop, daha büyük ölçekte ve fotoğraf çekme olanağı sağlıyor.

Gerçek veya Doğru Ayna olarak ifade edilebilecek True Mirror. Birbirine 90 derece yerleştirilmiş iki aynadan oluşuyor. Tek bir ayna önündeki cismi tersine yansıtır. Bu ise, doğru bir şekilde yansıtıyor.

Sonsuzluk Aynası (Infinity Mirror). İki ayna ve bir sıra ışık kaynağından oluşuyor. Işık olmadığında, normal ayna görünümünde iken, ışık olduğunda ayna derinlik kazanıyor ve sonsuza doğru giden bir tünel haline geliyor.

Yüz Değişimi (Face Exchange). Özel bir aynanın iki tarafına iki farklı kişi oturuyor. Yüzlerin yarısı birleştirilerek iki farklı yüz elde ediliyor.

Konkav ve Konveks formdaki Aynalar. Çocukluğumun Gençlik Parkı içinde oyuncakların bulunduğu Luna Park’ta aynalar bölümü vardı. Bir koridor üzerine yerleştirilmiş bu aynalarda komik görüntülerimiz olurdu. Zayıf, şişman görünür, kısa boylu uzun. Ya da gövdemizin bazı bölgeleri uzar, ecüş bücüş görünürdü. Birbirimizin görüntülerine bakarak, kahkahalarla gülerdik. Müzenin bu köşesine üç ayna yerleştirmişler. Aynaların konveks ya da konkav olmasına göre, komik görüntüler oluşuyor.

İllüzyon Sandalyesi, iki parçadan oluşuyor. Sandalyenin oturacak kısmı ve arkalığı uzakta ve yerde, ayak bölümü ise daha yakında yer alıyor. Belirli bir noktada, bir fotoğraf makinesi vizöründe sandalye parçaları birleştirildiğinde, görüntü derinlik kazanıyor. Sandalyeye oturanlar, cüce gibi kalıyor. Yapılan mizansenlerin ortaya komik görüntüler çıkarması, insanlarda bir çocuk sevinci yaratıyor.

Ters Oda‘da yaratılan mizansenlerin çekilen fotoğrafları döndürüldüğünde komik görüntüler ortaya çıkıyor.

Yukarıda da belirttiğim gibi, söz konusu illüzyonlardan birine veya birkaçına dergilerde, internet ortamında rastlanmıştır. Bu müzede, bizzat illüzyonun içinde yer alma, bunu fotoğraflama, illüzyonlar üzerine konuşma ve eğlenme sağlanıyor. Müzenin de amaçladığı budur.

Gelecekte karşılaşacağınız illüzyonlar sizleri üzmesin, eğlendirsin, yaşamınıza keyif versin sevgili dostlar. Esen kalın.

GÖRSELLER: https://photos.app.goo.gl/AfaDJTt4BuHJbfn78

Yorum bırakın