AMASRA MÜZESİ

Amasra’ya birkaç kez gittim. Kenti dolaşmaktan müzesini gezmeye zaman kalmıyordu. Bu defa, 26 Eylül’de önce müzeyi gezmeye karar verdim. Zaten otobüs park alanının hemen yanındaydı.

Paphlagonia (Paflagonya) bölgesinin Sesamos (Amasra) adlı bu yerleşim yerinin ve çevresinin 3000 yıllık tarihi ile ilgili yöredeki kazılardan elde edilen eserler sergilenmektedir.

Amasra Müzesi, ilk kez 1955 yılında Belediye binasının içindeki bir salonda hizmete girmiş. Daha sonra, inşasına 1884 yılında başlanan ancak yarım kalan Bahriye Mektebi (Denizcilik Okulu) 1975 yılında Kültür Bakanlığı tarafından satın alınmış, müze olarak düzenlenerek 1982 yılında hizmete açılmıştır. Müze binası tek katlı olup, ortadaki koridora açılan yedi salonda Amasra bölgesinden çıkarılan eserler sergilenmektedir. Girişin hemen sağından başlamak üzere sırasıyla, Arkeoloji salonu, Sinevizyon odası, Batık canlandırma, Büst odası, Heykel salonu ve solda ise Bilet satış ve danışma odasından sonra Etnoğrafya salonu, Arkeoloji salonu yer almaktadır.

AMASRA MÜZESİ

Sağ koldaki birinci Arkeoloji salonunda, Tunç çağına ait ok uçlarının yanı sıra Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait terracotalar (pişmiş toprak), amfora ve testiler, cam koku şişeleri, bronz ve altın takılar, bronzdan yapılmış heykelcik, bilezik, haç ve kaplar, pişmiş topraktan yapılmış yağ kandilleri, posta mühürleri, kutsal ekmek mührü, olta iğneleri Hellenistik, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait altın ve bronz sikkeler sergilenmektedir.

Birinci Arkeoloji salonunun yanındaki küçük odada bölgenin tarihi ve müzedeki eserlerle ilgili bir sinevizyon gösterimi yapılmaktadır. Bir sonraki odada, deniz tabanında etrafa dağılmış amforalarla bir batık canlandırılmaktadır. Bir sonraki oda büstlere ayrılmış. Bu bölümde; kadın, erkek ve eros büstleri yer alıyor.

Bundan sonraki salon yörede çıkarılan heykellere ayrılmış. Çok sayıda erkek ve kadın heykeli sergileniyor bu salonda. Sergilenen eserlerin en önemlilerinden biri, Roma imparatoru Hadrianus’un mermerden zırhlı torsosu (gövde) bulunmaktadır. Göğüs bölümünde, Truva’nın baş tanrıçası Pallas Athena’ya (Titan’ı öldürdüğü için Pallas adı verilmiş) Zafer tanrıçasının (Nike) taç giydirmesi betimlenmiş. Bu işleme, Aenas’ın Truva’dan kaçarak Roma’yı kurduğu (Roma ve Grek dünyasını birleştirmek de amaçlanmaktadır) ve Roma’nın zaferlerinin devam edeceğini anlatmaktadır. Hemen altında, Torso’nun karın bölgesindeki işlemede, dişi kurt Lupus’un, Romus ve Romulus kardeşleri emzirdiği görülmektedir. Bu da, Roma’nın kuruluş mitine işaret etmektedir.

Bir diğer eser, Glykon’dur (insan başlı yılan). Roma imparatorluğu içinde büyük ve etkili bir kült olmuş. Bugünkü İnebolu’lu (Abonuteikhos) hekim Aleksandros, Pisagor’un (Pithagoras) ruhun bedenden bedene göçü öğretisinden esinlenerek, M.S. 2. yüzyılda kendini yalvaç ilan etmiş ve insan başlı yılan sembolü ile yeni bir Asklepios olarak şifa dağıtmaya başlamış. Bu kült kendine çok taraftar bulmuş, Bithynia’dan Ege ve Roma’ya kadar yayılmış.

GLYKON, İNSAN BAŞLI YILAN

Koridorda; kilise korkulukları (parapet) ile Amasra kalesi içinde Cenevizli ailelere ait armalar yer alıyor.

İkinci Arkeoloji salonunda küçük heykeller, sütun başlıkları, mezar stelleri, osthotek (kül saklanmak üzere taşdan yapılmış lahid) sergileniyor. Mezar steli üzerindeki çiçek, ayna gibi figürler, o stelin kadına ait olduğunu gösteriyor.

Son salon etnografik eserlere ayrılmış. Burada, Bartın, Amasra bölgesinde kullanılmış yöresel kıyafetler, takılar, bakır kaplar, kılıç ve silahlar, Bartın işi tel kırma işlemeleri sergileniyor. Ayrıca bir manken üzerine Amasra’ya özgü kıyafet giydirilmiş.

Müzenin bahçesine, sergilenmek üzere; sütun başlık ve kaideleri, frizler, sütunlar, mezar taşları (steller), heykeller, lahitler, osthotek, büyük pithoslar (küpler), amforalar, Osmanlı döneminin demir çapası ile antik dönemin taş çapası, aslan heykelleri yerleştirilmiş.

Müzede sergilenen eserlerle ilgili diğer fotoğraflarım, aşağıdaki ”Görseller” bölümünde yer almaktadır.

Müze küçük olmasına rağmen, barındırdığı eserler çok etkileyici. Bu nedenle de mutlak görülmesi gereken müzeler arasında yer alıyor.

Bir yazımın daha sonuna geldim. Bir başka yazımda buluşmak üzere, esen kalın sevgili dostlar.

GÖRSELLER: https://photos.app.goo.gl/V4r2pbcFhuV6FtHU9

2 comments

Yorum bırakın