MASADA YA DA METZUDA KALESİ, İSRAİL

İsrail gezimde gidebildiğim en güney nokta, Masada kalesi. Kudüs’ten doğuya Lut gölüne (Dead Sea) ulaştıktan sonra yol güneye dönüyor. Kumran tepelerinin önünden, solumuzdaki Lut gölü boyunca yola devam ediliyor. Kumran tepeleri, Kumran yazıtlarının (orijinal Tevrat parşömen sayfaları) bulunduğu mağaraların olduğu yer. Bu yazıtlar, Kudüs İsrail müzesinde muhafaza ediliyor ve ziyaretçilere sergileniyor. Masada; güneye giden yolun sonunda, Lut gölünün potas ve tuz üretilen ikinci bölümünün başlangıç noktasında. Karşısındaki Ürdün sahilinde, lanetli Sodom kentinin su altında olduğu söyleniyor.

Ana yoldan batı yönünde ayrılan bir yol, bizi Ein Gedi ya da Ceylan Pınarı üzerinden ve öbek öbek hurma bahçelerinin arasından Matsada’nın girişine ulaştırdı. Bu arada Masada adı, İbranice kale anlamına gelen Metzuda kelimesinden, Romalılarca türetilmiş. Masada, Lut gölünden 400 m. yükseklikte, üstü düz, sarı-boz renkli, ağaçsız, kuru bir kütle. Giriş bölümü; müze, restoran, kafe, hatıra eşya satan dükkanlar, ortasında Masada kalesi maketinin olduğu yuvarlak ve büyük bir salon, Masada ile ilgili sinevizyon gösterimi yapılan bir salon ve Masada kalesine çıkan teleferiğin alt istasyonundan oluşan. Teleferik öncesi sinevizyon gösteriminde, Masada’nın öyküsü anlatılıyor.

400 m. yukarıdaki Masada kalesine, dağın yamacında zikzaklar çizerek yükselen bir yoldan da ulaşmak mümkün. Yürümeyi sevenler, bu zorlu yolu tercih ediyorlar. Grup olarak bizim tercihimiz teleferikti, tabii zamandan kazanmak için. Teleferikle çıkış bedeli $25. Teleferik gondolu yükseldikçe, zikzaklar çizerek tek sıra yürüyen insanlar karıncalar gibi görünmeye başladılar. Üst istasyonda indikten sonra, sola yönelik, ahşap asma yolu takip ederek Masada kalesinin girişine ulaştık. Doğal yapısı nedeniyle tırmanılması güç olan kale, kalın bir duvarla çevrili. Lut gölüne bakan doğu tarafında birbirine bitişik, aralarında geçişleri olan evler, sinagog ve bunların arasında bir hamam bulunuyor.

Kuzey yamacında, kaleden tünellerle inilen ve savunmaya yönelik yapılar da var. Bina içlerinde bulunan fresklerle, zeminde bulunan mozaikler, kral Herod dönemine ait Yahudi sanatından örnekler. Kale alanının ortasında Tel Aviv üniversitesi tarafından başlatılan bir kazı alanı var. Henüz başlangıç aşamasında. Kazı alanının hemen yanı başında da bir küçük kilise kalıntısı bulunuyor. Kale duvarlarından Lut gölünün görünümü çok etkileyici. Lut gölünün Ürdün kıyıları da çok net görülüyor. Masada’nın güneyindeki tepeler Necef (Negev) çölünün görülmesini engellemiş. Önü açık olsaydı, herhalde Akabe körfezine kadar Necef çölü etkileyici bir görünüm sergilerdi. Kale içindeki binalardan birinde, küçük bir odanın içinde, Yahudi bir sanatçı, kaligrafik olarak Tevrat bölümlerini yazıyordu.

Daha önce inşa edilmiş kale yapısına, kral Herod tahkim ettirerek depo ve sığınaklar eklemiş. Kral Herod’un ölümünden sonra, Romalılar, Masada’yı garnizon olarak kullanmışlar. M.S. 66 yılında, Yahudiler Romalılara karşı bir isyan başlatmışlar. Yenilen Yahudilerden bir grup, Eleazer Ben Yarip liderliğinde Masada’ya yerleşmişler. Kudüs’ün M.S. 70 yılında, imparator Vespasianus döneminde Romalılar tarafından tekrar ele geçirilmesinden sonra, diğer isyancılar da Masada’ya kaçmışlar. Masada’da kadın, erkek ve çocuk toplam 960 kişiye ulaşmışlar. Romalı Filavius Silva komutasındaki 8000 kişilik askeri birlik Masada’yı kuşatmış. Masada’nın kuzeyindeki daha alçak tepeye (nispeten düz bir alan) Roma lejyonları yerleşmiş. Masada savunucuları uzun süre direnmişler. Kale içindeki su toplama sistemi ve sarnıç, su ihtiyacını karşılamış. Bu şekilde kaleyi ele geçiremeyeceğini anlayan komutan Filavius Silva, lejyonların bulunduğu yerden Masada dağına doğru toprak yığdırarak, bir rampa yaptırmış. Bu rampa; askerlerin, kale duvarlarına ulaşmalarına olanak sağlamış. Ele geçirileceklerini anlayan Masada savunucuları, aralarından silah kullanmasını bilen 10 kişiyi seçmişler. Bu 10 kişi, önce 950 kişiyi öldürmeye ve sonra da birbirini öldürmeye ve böylece toplu intihar etmeye karar vermişler. Ancak, 2 kadın ve 5 çocuk, her nasılsa bu toplu intihardan kurtulmuşlar ve bunlar, Masada’da nelerin yaşandığını anlatmışlar. Bu konuda, Peter O’Toole ve Peter Strauss’un rol aldığı Masada adlı bir film 1981 yılında yapılmış. https://youtu.be/EY7L-vDuhhE Sinevizyon gösteriminde de bu filmden bölümler gösteriliyor.

Masada, Yahudi direnişinin sembol isimlerinden biri. Bu nedenle de, öğrencileri Masada’ya getirerek tarih bilinci aşılamaya çalışıyorlar.

Masada kalesinden yine teleferikle alt istasyona indik ve Lut gölünde suya girmek üzere ayrıldık.

Bir başka yazıda buluşmak üzere, hoşça kalın dostlar.

GÖRSELLER: https://photos.app.goo.gl/HJe3KP4pyXGFDfeP8

3 comments

Yorum bırakın